Yol(acak)lar!

Saat 03:32

Saat tam 12’den beri oteldeki Kızılay etleriyle ilgili yapılan açıklamayı okuyorum.

Döndüm döndüm okudum.

Baştan okudum, ortadan başladım, bir ara tersten okudum.

Sonra başımın yere koyup ayaklarımı tavana vurmaya çalıştım, yapamadım, sandalyeye çıkıp kafamı tavana değdirdim, geldim yine okudum.

Yemin ederim anlamadım.

Sorum çok basitti oysaki;

O kıymanın orda ne işi var?

Bu basit soruma cevap vermek oldukça gerdi arkadaşları.

Sayın vekil çok garip bir açıklama yaptı, dedi ki “Ayrıca yalan ve iftirayı yayan kişi araştırıldığında kişilik yapısı ve geçmişi çok açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Yalan ve iftiradan dolayı aldığı hapis cezası da net şekilde görülecektir.” 

Birincisi benim yalan ve iftiradan aldığım tek tane ceza yok. Cezayı bırak o iddia ile açılan dava yok hakkımda.

İkincisi hanê biz aynı dağın pancarıydık?

Madem ben öyle biriyim niye bana o tatlı sözleri söylüyordun.

İşine gelince pancar, gelmeyince pıncar değil mi?

Yok sükutmuş, yok ahmakmış, yok adammış…kıyma hocam kıyma, kavurma, et, elbise, salça, yağ.

Namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum ki yazarken midem bulanıyor.

Hadi senin açıklaman yine neyse de, kardeşinin ki evlere şenlik.

Malum otelde açıklama yapılacak.

Hazırlıklar tamam.

Kendisini “gazeteci” olarak tanımlayan unsurlar orda.

Orda olmak zorundalar zira aylık 400 lira+kavurma+kıyma veren velinimet çağırmış, sıkıysa gitmesin biri. (Bazılarını tenzih ediyorum tabi ki)

Kendisini “gazeteci” olarak tanımlayanların yanı sıra AKP ilçe yönetimi tem tekmil orada, FETÖ’cü olduğu iddia edilen, AKP’ye hiç üye olmadığı halde Taşar’ın talimatıyla dışardan atanan çiçeği burnunda gençlik kolları başkanı da orda tabi.

Yine belediye yönetimi tam kadro orada, başkan tüyo veriyor arada malum şahsa, ‘Şöyle konuş, böyle konuş’ falan diyor.

Hukukçular falan orda.

Hepsi saat 6’da kafa kafaya veriyor bu açıklamayı yazmaya çalışıyor.

Gece oluyor 12 açıklama metni hazır.

Kollektif bir çalışma ürünü tabi, her tarafından zeka fışkırıyor falan.

İşte o metin geldi okudum, anlamadım.

Dikkate almıyorum o yüzden.

Kavurma-kıyma konusundaki sorumda da ısrar etmiyorum zira sizi anlıyorum, gerçekten verilebilecek bir cevabınız yok.

Siz istifa edip, kamuoyundan özür dilemeyene kadar bu işin peşini bırakmayacağımı biliyorsunuz ama bugünkü konumuz Kızılay değil.

Konumuz bu hengameyi fırsat bilip arada davetiyeli ihale yapan Tatvan Belediyesi.

Tatvan Belediyesi dün gizlice bir ihale yaptı.

Parke taşı ihalesi.

İhale davetiyeli, 3 dosya kullanılıyor, metresi 27 liradan veriliyor.

120 bin m2 parke, metresi 18 liradan 45 bin metre bordür ve yine metresi 18 liradan 32 bin metre oluk.

Tatvan Belediyesi 2019’dan beridir parke ihalesini hep böyle yapıyor, hep aynı firmalar alıyor hep 27 lira.

Niçin açık ihale yapmıyorsunuz sorusunun tek cevabı “Ucuz yapıyorlar”.

İş düzgün yapılıyor mu bilmiyorum, bizzat takip edip, araştırıp, inceleyip değerlendireceğim varsa yanlış yazacağım.  

Bir yargıda bulunmuyorum ama düzgün yapıldığına da inanmıyorum.

Bu ihalenin böyle yapılmasına gerekçe olarak sunulan tek şey bu firma ucuza yapıyor savı.

Ucuz ve doğru yapıyorsa amenna ama araştırıp hep beraber göreceğiz.

Yine;

Bugün yani Cuma namazından hemen önce yapılacak olan ihale de herhalde park ihalesi.

Tam olarak nedir bilmiyorum zira ihaleler ilana çıkar, şeffaf olur, açık olur ama Tatvan Belediyesi bu işleri gizli yapmayı seviyor.

Aldığım duyumlar 4. Etap adı altında bir park ihalesi yapılacağı.

Eylül ayında park ihalesi, ilginç.

Park ihalesi niye açık ihale değil de 21’den yapılıyor bilmiyoruz.

Meblağ çok yüksek muhtemelen ama onu da bilmiyoruz.

Neyi biliyoruz?

Tatvan Belediyesi gizlice ihale yapıyor, onu biliyoruz.

Şimdi, ihale yapmaktan fırsat bulur bulmaz Taşar Otele koşan Tatvan Belediyesinin sevgili yönetimi;

Niçin şeffaf iş yapmıyorsunuz?

İhale niye açık değil?

Niye rekabet ortamı sağlamıyorsunuz?

Niye hiç alakası yokken park ihalesini 21’den yapıyorsunuz?

Sizden önceki yönetimin, yine aynı park ihalesini 21’den yaptıkları için soruşturulduğunu, yargılandığını bilmiyor musunuz?

Hadi siz gözünüzü kararttınız ihale komisyonundaki memurları niye yakıyorsunuz?

Eylül ayında, park-peyzaj ihalesini davetiyeli yapmak bile tek başına sizi zan altında bırakır.

Zan altında kalmak sizi rahatsız etmiyor mu?

Cevap veriyorum; Hayır etmiyor umurunuzda bile değil.

Ha konuyla alakası yok ama “Essalatu hayrun minen nevm” diyor müezzin tam şuanda…

Yani yazıyı bitirmem lazım.

Bitirmeden şunu diyeyim;

İhale komisyonundaki sevgili memur arkadaşlar, sizler işinde gücünde, ekmeğinin peşinde, namuslu, düzgün, dürüst insanlarsınız.

Devlet malının, beytülmalın vebali ağırdır.

Sizden çıkmazsa çocuklarınızdan çıkar.

Yanlışa müsaade etmeyin.

Görevdeyken hakkında yolsuzluktan soruşturma izni verilen tek AKP’li belediye başkanı sizin önceki dönem belediye başkanınızdı. Soruşturma izninin gerekçelerinden biri de ‘Park-peyzaj işi acil değildir, davetiyeli olamaz, niye yaptınız?’ şeklindeydi.

Bence siz de kendinizi ne günaha sokun, ne de ihaleden arta kalan zamanlarında “Kavurmayı böyle, kıymayı şöyle savunacaksın” diye tüyo veren birine uyun.

Aklıma bir şey daha geldi;

Sayın Taşar adaylığını açıkladığın basın toplantısını hatırlıyor musun? Taşar Otel’in restoranındaydı, birkaç kere yemek istedin, o zamanlar başkan olmayan kardeşinden, en sonunda geldi “Valla burada bir şey yok, dışardan isteyelim mi?” dedi.

İşte o zaman bile orada bir şey yoktu.

Yani esasında bu mesele,

Hûre, kûre, dûre…