HEDEP’in 2024 yerel seçim stratejisi ne olmalı?

HEDEP ve İYİP'in ittifak açıklaması çok önemli.

HEDEP bence o açıklamayla yanlış yaptı.

Birincisi zamanlaması ve yöntemi çok yanlış.

Herkes için önemli olan bir stratejik hamledir ittifak ya da kendi adayıyla girmesi seçime, böyle bir karar için erken bir açıklama.

MYK toplantısından çıkıp "Biz adayla giriyoruz, onu açıklamak için çıktım, toplantıya geri gidiyorum..." tarzındaki yarı muğlak açıklamayla bence yöntem de yanlış oldu.

İkincisi;

Kürtlerin partilerinden istediği şey "Her yerde aday çıkarın, ittifak yapın, seçime girmeyin, ittifak yapmayın vs..." değil ki.

Kürtlerin, namı hesabına siyaset yapandan beklediği şey sonuç alıcı siyaset yapmalarıdır.

Yaptığınız siyasetten sonuç alın diyor.

Kazanım olsun diyor.

Günün sonunda eksiye düşmeyelim diyor.

Bu kadar basit.

"Biz her şartta hazırız. Siz de yaptığınız siyasetle sonuç alın." diyor.

Aday çıkarmak ve ittifak yapmak gibi iki seçenek varsa, sonuçlarını simüle etmek o kadar zor değil.

Seçilen yöntem her yerde aday çıkarmak mı?

Bu yöntem İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere bir çok kritik şehirde AKP'nin işine yarar, AKP lehine sonuç belirler. 

Bunu öngörmemek için hiçbir şey bilmiyor olmak gerek. 

Bu Kürtlere ne kazandıracak?

An itibariyle hiçbir şey.

Hiçbir şey çünkü HEDEP ve taktiği ile lehine sonuç çıkaracağı AKP arasında bir anlaşma yok.

Yok, çünkü varsa bile şeffaf ve aleni değilse meşru değildir.

Halkın önünde, halkla beraber yapılmamışsa Kürtler bu anlaşmadan her halükarda kazık yer, bu yüzden kazandıracak bir anlaşma yok.

Peki, anlaşmadan, pazarlık yapmadan, karşılık almadan, sonuç almadan ve bunları halkınızla beraber yaparak halkın onayını almadan AKP'ye neden kazandırıyorsunuz?

Basit bir soru, AKP'ye neden kazandırıyorsunuz?

Bu sorunun cevabı olarak "Halkımız aday istiyor, gücümüzü görmek ve göstermek istiyoruz." derseniz siyaset değil ergenler arası sidik yarışı yaptığınızı düşünürüm.

Çünkü aday çıkarıp, gücünü gösterip, ikinci turda aktör olmak geçtiğimiz seçimin taktiği olmalıydı, kaçırdık onu.

Bu seçimin ikinci turu yok, dolayısıyla güç göstereceğiniz bir muhatap yok, güç gösterisi yapmak ihtiyacınız olan ikinci bir sahne yok...

Ama çok istiyorsanız gücümüzü gösterelim hadi, aday çıkaralım, İstanbul'da yüzde 10, Ankara'da 8, İzmir'de 15 ... falan alalım ama kazanmayalım.

Gücümüzü gösterdik, eee?

Sonra?

Sonrası yok.

Peki HEDEP aday çıkarmasa, CHP ile ittifak yapsa ne kazanacak?

Kürt siyasetçileri yine "Biz pazarlık yapmayız, siyasette pazarlık olmaz, protokol olmaz, koşulsuz destek vereceğiz." derse, yine döner "eee sonra?" deriz.

Onun da sonrası yok.

Sonrası olması için ne olması lazım?

Sonrası olması için sonrasını planlamak, masaya oturmak, pazarlık yapmak, somut adım attırmak lazım.

Yoksa hiçbir zaman sonrası ol-ma-ya-cak.

HEDEP'in açıklaması AKP'nin işine yarar dedik ya, HEDEP, AKP, İYİP, CHP ve diğer partiler de bunu görüyor.

HEDEP'in açıklamasından hemen sonra İYİP'in açıklaması tesadüf mü sanıyorsunuz?

Ya HEDEP'in hamlesinin AKP ile bir anlaşmaya zemin açacağı ihtimaline karşı İYİP "Ey AKP bak biz de ittifakta yokuz, istediğin buysa biz de katılmıyoruz, biz de kaybettiririz, bunun için HEDEP'e ihtiyacın yok, biz buradayız." şeklinde bir hamleyse.

Bunun böyle olmadığını ve HEDEP'in hamlesini de boşa çıkarmadığını kim ispatlayabilir?

Aktör olmak, edilgen değil etken olmak, belirleyici olmak, halkı lehine sonuç almak varken, hep güçlü olup ancak hiçbir sonuç alamamak Kürt siyasetinin kaderi mi?

Ha hiç kimse de çıkıp "Ama sistem böyle, devlet şöyle" falan demesin,

Öyleyse o zaman sistemle arana mesafe koyacaksın.

Bir taraftan sistemin meclisinde kravat takarak, yetmiyor belediyesinde kravat takmaya can atarak, sistemi meşrulaştırıp öte yandan şal û şepik ile lotik atacaz demek en hafif haliyle oksimorondur ve çelişki soru işareti doğurur, soru işareti doğru cevapla giderilmezse, öğütür.

Farkında değilsiniz ama durum bu.

Özetle; 

Kürt siyasetinin tavrını netleştirmesi lazım. Hamlesiyle halkına kazandırması lazım. Halk hepsine hazır. Adaya da, ittifaka da, boykota da, sine-i millete de.

Yeter ki "Strateji bu, hedefimiz bu, riski bu, getirisi bu" denilerek plan ortaya konulsun.

Bu kadar basit.

Bu kadar basit bir şeyi neden başaramıyoruz acaba?

Serinin diğer yazıları için TIKLAYIN