BİTLİS NEWS / ÖZEL - HDP'nin Tatvan Belediye Eşbaşkan Adayı Hadip Yeşiltepe ile 31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerden sonra, Tatvan'daki tartışmalı seçim sonuçlarını ve seçimden sonra Bitlis ve ilçelerinde yaşanan gelişmeleri konuştuk.
Sayın Yeşiltepe seçimlerden hemen sonra yapmayı planladığımız fakat bazı sorunlardan dolayı geciken bir röportaj oldu, öncelikle tartışmalı geçen Tatvan seçim sonuçlarına ilişkin ne söylemek istersiniz?
Sadece tartışmalı demek eksik kalır ne yazık ki apaçık bir şekilde hileli bir seçim oldu. Tespitli, ispatlı itirazlarımız rededildi. Bizim itirazlarımızın hemen akabinde İstanbul seçimleri iptal edildi. Gerekçeli karara baktığınızda aslında bu kararı veren heyetin Tatvan seçimleri için yapılan itirazların kesinlikle kabul etmiş olması gerektiği sonucunu çıkarmak mümkün. Ama bir kez daha açıkça gördük ki yargı bu ülkede evrensel kriterlere göre değil kişiye göre işliyor.
Özetle şu oldu Tatvan'da;
Dışardan taşıma seçmen getirildi, güvenlik görevlisi adı altında getirilen ve oy kullandırılanlar oldu, özellikle ilçede görev yapan ve oy kullanacak olan askeri personele AKP'ye oy vermeleri yönünde talimat verildi, seçim günü de büyük çoğunluğu partimize ait 2 bin 276 oy geçersiz sayıldı. Seçim sonucu bu şekilde aleyhimize çevrildi. Biz bunlardan taşıma oyla getirilen 888 seçmeni belgeleriyle tek tek tespit edip YSK'ya yaptığımız olağanüstü itirazda sunduk. Ancak tüm itirazlarımız rededildi. Yereldeki seçim kuruluna siyasi baskı yapıldığını yerel kaynaklardan teyit ettik yine bununla beraber YSK'daki siyasi tahakkümlerini anlatmaya gerek yok zaten.
Uzun bir süre Tatvan'da çalıştınız, her sokağına girdiniz Tatvan'ın sizden ya da genel anlamda siyasetten beklentisi neydi, tespitleriniz nelerdir bu konuda?
Sadece Tatvan'da değil, bi önceki seçimde milletvekili adayıydım Bitlis'in tamamını gezdim, neredeyse herkese dokunduk bir şekilde. Halkımızın siyasetten ve siyasetçiden beklentisi aslında çok basit; halk huzur istiyor. Evet temel hizmetlerde aksaklık olsun istemiyor, çok ciddi ekonomik sıkıntılar var, bunların giderilmesini istiyor halk. Fakat en temel talep, barış ve huzur. Biz de aslında halkımızın bu temel talebini bildiğimiz için, seçim günü ve sonrasında huzurbozan olmak istemediğmiz, halkımıza verdiğimiz barış, huzur sözü için aslında birçok haksızlığı sineye çektik. Alenen yapılan haksızlığa karşı niçin sokaklara dökülmediğimiz konusunda eleştirildik, sokağa insek belki sonuç değişecekti ama tek bir insanımızın burnunun kanamasını istemedik, çünkü bizim için esas olan halkımızdı, halkımızın huzuruydu. Aynı şekilde seçimden önceki süreçte de çok tahrik edildik. Ancak bu konuda halkımıza söz vermiştik, gereken sağduyuyu göstermeye çalıştık ve başarılı da olduk, provokasyona mahal vermedik.
Seçimden sonra gelişen olaylardan en önemlilerinden birisi meclis çoğunluğu HDP'de iken 9 meclis üyesinin açığa alınması ve çoğunluğun Ak Parti'ye geçmesi, bunun nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geç kaldıkları bir operasyondu, seçimde yetiştiremediler seçimden sonraya kaldı. Bütün mesele bu aslında. Seçimlerde böyle bir sonucun ortaya çıkmasının bizce sebebi, HDP'ye verilen başkanlık oylarının iptal edilen oylar içerisinde çoğunluğu oluşturması ve AKP'ye talimatla oy verenlerin sırf talimatı yerine getirmiş olmak için gönülsüzce başkanlıkta AKP'ye mecliste HDP ya da başka bir partiye oy vermiş olması. Sonuç itibariyle ortaya çıkan tablo HDP'nin çoğunlukta, AKP'nin azınlıkta olduğu bir meclis. Bu mecliste hiçbir sorun yaşanmadan hizmet üretilebilir, belediyecilik yapılabilirdi aslında. Ancak o mecliste yolsuzluk, usulsüzlük, yandaşı kayırma, peşkeş çekmek zor, hatta imkansız olurdu. Bunu bildikleri için onun önünü açtılar. 9 arkadaşımız için aleacele soruşturma başlatıp teamüllere aykırı şekilde henüz bir karar yokken haklarında, görevden uzaklaştırılmış olmaları hukuksuzluğun, adaletsizliğin ötesinde birşeydir. Bu bir operasyondur. Halk iradesine saygı duymadıklarını bildiğimiz ve şahit olduğumuz için aslında şaşırmadık.
Nitekim, görevden uzaklaştırmalardan sonra bugün ilk meclis toplantısı yapıldı, hiç birşey olmamış gibi davrandılar. Eğer halk oyuyla seçilmiş olsalardı, halkın oy verdiği seçilmişlere saygı duymayı düşünürlerdi.
Seçimden sonra yaşanılan ikinci önemli ve halen güncelliğini koruyan konu da kentte bulunan Kürtçe tabelaların indirilmesi meselesi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu bambaşka bir konu. Aslında bunu nereden tutup değerlendirmek gerek bilmiyorum ama öncelikle şunu belirtmek istiyorum; özellikle sosyal medyada yükselen tepkilerde 'Onlara oy veren halk utansın' deniliyor zaman zaman, öyle birşey yok, halk onlara oy vermedi, onlar oy çalarak o makama oturdular, utanması gereken halkımız değil halka bu düşmanlığı yapanlardır. Zaten iğreti oturdukları o makamı da haketmediklerini, gaspetiklerini bildikleri için halkın değerlerine saldırıp hedef şaşırtıyorlar.
Eco ve Britt'in tespit ettiği faşizmin karakteristik özelliklerinden olan 'farklılık korkusu' bunların pratiğinde tecelli etmiş sadece. Acı olan belki Kürtçe'nin bir Kürdün eliyle yokedilmeye çalışılması olarak görülebilir ancak bu da tarih boyunca hep böyle olmuştur ki atasözlerimizde de 'Kurmê darê...' diye yer etmiştir. Kürt diline ve kültürüne saldırarak onları atayanlardan aferin almak istiyorlar.
Göz önünde olan ve resmi kurum olan belediyelere hadi bir bahane buldunuz diyelim, mezarlık tabelasındaki tek Kürtçe kelimeye bile saldırmanın apaçık düşmanlıktan başka izahı yoktur. Bir de kaldırılan Kürtçe kelimenin yerine Kur'an-ı Kerim'den ayet asmışlar, yerine ayet astık diye övünüyorlar. Allah'ın bir ayetini rededip başka bir ayetini savunduğunu iddia etmenin riyakarlık olduğundan, Kur'an-ın ölülere değil dirilere inmiş olduğundan da bihaberler. 'Her canlı ölümü tadacaktır!' ayetini bence mezarlık kapısına değil makam odalarına assınlar ki makam ve mevkilerin geçici olduğunu her zaman onlara hatırlatsın da kendilerini insanların farklılıklarına hükmedecek kadar kudretli zannetmesinler.
Bu kararları her ne kadar kendilerine yakışsada, halkımızın vicdanını yaralamıştır, benim tanıdığım bu halkın onlara geri adım attıracağına dair inancım tamdır.
Milletvekili adaylığınızdan sonra halk nezdinde geniş bir karşılığınız oldu, ön seçimde de rekor bir farkla seçildiniz, son seçimde de partinizin oylarını önceki seçimlere göre ciddi oranda arttırdınız. Bu bir siyasi başarıdır, siyasete aktif olarak devam etme planlarınız var mı?
Siyasete aktif olarak devam etme isteğim veya planım şuan için yok. Olağanüstü dönemlerde halkımızın emeğine ve çabasına karınca kararınca bir katkıda bulunmak istedim. 2015 Kasım seçimlerinde partimiz üç adayımızında aynı ilçeden olması nedeni ile bir aday arkadaşımızın yerine beni önerdi bir katkım olabilr inancı ile kabul ettim. Sonraki dönemde milletvekiliği aday adaylığı başvurusunda bulundum yine olağanüstü bir dönemdi bir katkım olabilir mi diye başvurdum. Son yerel seçimlerde yaşadığımız ohal ve 15 Temmuz sonrası ağır koşullardan dolayı partimizi ve halkımızı yalnız bırakmamak için yola çıktım. Halkımızın bana ve partimize gösterdiği teveccüh için minnettarım bizi yanlız bırakmadılar.
Tabii bu dönemde kendimi halkımıza 5 yıl hizmet vermeye çok hazır hissediyordum, kolay olmadığını bildiğim bir alan belediyecilik, ama biz hep kendimizi halkımıza borçlu bildik moral ve motivasyonum çok iyiydi, bu enerjiyi halkım için kullanmak istedim.
Şair diyor ya 'dostluk ta düşmanlıkla mertçe olsun isterim' öyle isterdik ama bu kez Tatvan'da bu olmadı. Büyüklerimizin güzel bir duası var Allaha havale ettim.
Seçim süreci ve sonrası nasıl geçti, en çok neler dikkatinizi çekti? Mesela seçimden sonra rakibinizi tebrik ettiniz mi?
Rakip adil olmayan bir seçim yarışından sonra, adeta atama ile başkan yapıldı. Seçim sonucunda orada yaşayan halkın iradesinin esas alınması gerekirken yaşanan bu usulsüzlüklere rağmen, atama bir insanı tebrik etmek ancak onu arayanların ve meşru görenlerin tercihi olur.
Ben halkımın iradesine el uzatana karşı politik davranamam, bunu direk söylemek zorundayım; mevcut yönetim meşru değil, hele ki meclis üyelerine dönük son opersyondan sonra tamamen gayrimeşru bir hale geldiler.
Seçim çalışmalarında en dikkatimi çeken şeye de değineyim yeri geilmişken. Bir çok kişi gördüm AKP'li olmadıkları halde AKP'li görünme çabası, kendini kabul ettirme kaygısı ile yaptıkları çok komikti.
TRT'de şarkı türkü söyleyen korolar vardı biz çocukken. Arada bir bir sanatçı kafasını korodan çıkarır ben buradayım dercesine, tam böyle bir komediydi.
Bir diğer dikkatimi çeken şey de, bizi provoke edip tepkimiz üzerine çekmeye çalışan kesimler vardı. İşte hep bize şunu dediler, bunu dediler diyerek prrim yapmak isteyenler oldu. Onlara olumsuz bir cümle sarf etsek bunu güncel politik durumdan faydalanıp ranta çevireceklerdi. Hepsinin hevesini kursaklarında bıraktık, hakikaten halkımıza, partimize yakışır olgunlukta bir seçim süreci geçirdik.
Peki birkaç yıldır siyasetle karşımıza çıkan Habip Yeşiltepe'nin siyaset ve ticaretin dışında aslında iyi bir okur olduğunu, edebiyat ve felsefe ile yakından ilgilendiğini biliyoruz. Gündelik siyaset bunları konuşmamıza hiç fırsat vermedi belki ama mesela en son okuduğunuz kitabı, ya da yazıyorsanız ne yazdığınızı ne yazacağınızı sorabiliriz herhalde?
Tabii siyasete ilgi duyunca toplumların tarihi gelişimini de irdelemek önem kazanıyor. Benim özel çalışma programlarım dışında ilgi alanım roman ve öykü. Romanlarda toplumları, öykülerde bireylerin yaşanmışlıklarını görmeye çalışırım.
Rus ve Latin Amerika romanları enlerim.
Tabii Mehmet Uzun 'Yitik bir aşkın gölgesinde' başucu kitabım. Onun gibi ikili aşkları Stendhal da 'Kızıl ile kara'da işlemiş ama Memet Uzun ruhumuza yolculuk etmiş.
En son Selahatin beyin kitabını okudum.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Son söz il teşkilatımız, ilçe teşkilatımız ve Tatvan halkının bize gösterdiği ilgiden dolayı sonsuz saygı ve minettimi sunuyor, en derin saygı ve sevgilerimle Tatvan halkımızı selamlıyorum.
Bu dönemde elbbette geçecek. Halkımız onlarca yıldır ne yöneticiler gördü, hepsi gelip geçtiler.
Temennim bu atama belediye yönetiminden de halkımızın biran önce kurtulmasıdır.
Tüm halkımızı mutlu, huzurlu, barış dolu günler diliyorum.
Ne güzel söylediniz atama ile Başkan yapıldı diye. Sizi millet vekili olarak görmek istiyoruz Bitlis halkına hakkı ile vekillik yapacak tek kişi sizsiniz. Olmasaydı sonumuz böyle elbet bunlarında sonu gelecek insanların seçimine saygı duyulan ve özgür olduğumuz günleri görmek nasip olur inşAllah bizlere sevgi ve saygı ile...