Bazı girift ilişkileri anlamak için, konuyu baştan sona tane tane anlatmak gerekir bazen.
Yolsuzluk ve etik dışı davranışlar tüm dünyada ve bizde yoğun görülen başlıca yozlaşma sorunudur.
Sorunu iliklerimize kadar hissediyor muyuz? Evet.
Rahatsız mıyız? Evet.
Yapanları biliyor muyuz? Evet.
Sesimizi çıkarıyor muyuz? Hayır.
O zaman afferin bize.
Neyse, konuyu dağıtmayalım.
Hatta direk konuya dalalım.
Görüntüler Bitlis’in Tatvan ilçesinden.
Yer, AKP Bitlis Milletvekili Cemal Taşar ve Kızılay Tatvan Şube Başkanı Battal Taşar’ın sahibi olduğu “Taşar Royal Otel”.
Görüntüde görülen ve Ramazan ayı boyunca istisnasız her gün gidip gelen minibüs “VN Yemek Hizmetleri” adlı firmanın aracı.
Ne yapıyor?
Ramazan ayı boyunca Taşar Otel personellerine hergün iftar yemeği taşıyor.
Peki hangi yemeği taşıyor?
Şirketin ilgili tarihte taahhüdünde olan Tatvan Belediyesi – Kızılay ortaklığıyla dağıtılan yemek ya da şirketin fiili olarak yürüttüğü Sağlık Müdürlüğü’nün hastanelerinde dağıtılan yemek.
Tahmin edebileceğiniz gibi başka kayıtlar da var elimde fakat bu kadarı konuyu anlatmaya yeter herhalde.
Şimdi VN adlı şirketin asarız-keseriz diyen sahipleriyle, Taşar Otelin yakarız-yıkarız diyen sahiplerine soralım;
Hayırdır?
Ev çi hale kuro?
Fakir fukaraya, garip gurebaya gitmesi ya da hastanede yatan hastaya gitmesi gereken yemek, milletvekili ile Kızılay başkanının ortak olduğu otele niye gidiyor?
Milyonluk otel dikmişsiniz oraya 5-10 personelin yemeğini niye kendiniz karşılamıyorsunuz da devlete yüklüyorsunuz?
Ya Tatvan Belediyesi’ne ne demeli?
Kızılay ile işbirliği yapıp günde 3 bin kişiye yemek dağıttıklarını iddia ettiler.
Günlük rakam onun çok altında ama 3 bine yuvarlanmış bu ayrı sorun da, siz 3 bin yemeği böyle mi dağıttınız?
Yanında poz verdiğiniz araçlar bunlar, siz ihtiyaç sahibi halka dağıttığınızı iddia ediyorsunuz ama görüntüler öyle demiyor.
“İhtiyaç sahiplerine verdik” dediğiniz 3 bin adet yemeğe, görüntülerdekiler yani milletvekilinin oteline gönderdikleriniz de dahil mi?
Allah aşkına biriniz çıkın şunu izah edin.
Memlekette salgın var, herkesin ekonomik sorunları var, insanlar aç, evlerinden çıkamadıkları için çalışamıyorlar.
Böyle bir ortamda, böyle bir şeye nasıl tenezzül ediyorsunuz?
Nasıl müsade ediyorsunuz?
Ben basit bir gazeteciyim, içinde yaşadığım toplum adına size soru soruyorum.
Sizler de en az benim kadar basit siyasetçi, bürokrat, kamu görevlisi ve ya müteahitlersiniz.
Hepimizin işi halka hizmet etmek.
Benim işim sizin yapmanız gereken işlerde yanlış yapmanız durumunda uyarmak.
Sizi rahatsız ettiğini, uykularınızı kaçırdığını biliyorum ama ben işimi yapıyorum.
Siz de işinizi yapın, benimle sidik yarıştırmayın.
Bana güç yetirmeye çalışmayın, ben haklı olduğum, gerçekleri yazdığım, hakikati savunduğum için sizin bana gücünüz yetmez.
Bu yazı giriş yazısı olsun, siz görüntüleri izah edin, ben de bir sonraki yazımla ilgili çalışayım.
Hadi canım, herkes işinin başına.
bu sansasyonel bir durum