Hukuk mu, ekmek mi?

Ülkemiz ve insanlarımız bu iki sözcüğün de sıkıntısını çekmekte . Kıtlığını, hatta yokluğunu çekiyoruz! Biri diğerine tercih edilemez bu iki kavramın yokluğu/eksikliği çoğu olumsuzluğun da sebebi

Yaşadığımız siyasi ve ekonomik süreç, ülkenin geldiği nokta ve gidişatımız maalesef toplumun çoğu kesimini ümitsizliğe sokmuş durumda. Ki basından da takip ettiğimiz üzere bir çok insan özellikle ekonomik sıkıntıların neden olduğu umutsuzluk nedeniyle maalesef toplumun vicdanını sarsacak şekilde yaşamlarına son vermiştir. En son Hatay’da bir vatandaş “açım, çocuklarım aç” diyerek kendini yakmış ve vefat etmiştir.

Dediğimiz gibi bu iki kavramdan biri diğerine tercih edilemez, insanlar bu ikisi arasında tercihe zorlanamaz.Ancak her ne kadar biri diğerine tercih edilemezse de biri olmadan diğerinin hiçbir anlamı ve garantisi de olamaz.Bu nedenle hukuk ve özellikle hukuk devleti ilkesi bu anlamda ekmekten önce gelir/gelmelidir.

Anayasamızın ikinci maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Anayasa Mahkemesi de bir kararında hukuk devletini, "İnsan haklarına saygılı ve hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekte kendisini yükümlü gören, bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir." şeklinde tanımlanmaktadır.

Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında yaşanan travma sonucunda, olağanüstü hal ilan edilmesiyle, belki başta anlaşılabilir nedenlere dayanan gerekçelerle temel hak ve özgürlüklerde bir çok kısıtlayıcı düzenlemeler getirtilmiştir.Ancak bu sürecin devamında amaca , temel hukuk kurallarına ve anayasal düzenlemelere aykırı uygulamalar kalıcı hale gelmeye başlamıştır.

Hukuk devleti ilkesinden uzaklaşma,özellikle yargı erkinde bağımsız olma ve bağımsız karar vermede sapmalara neden olmuştur.Hiç bir dönemde olmadığı kadar maalesef yargının siyasallaştığı, konjoktöre göre tavır aldığı hususları tartışma konusu olmuştur.Ki yargının vermiş olduğu kararlar ve uygulamaları da bu tartışmaların haklılığını maalesef ortaya koymuştur.Hukuki güvenlik ilkesi, yasama ve yürütmenin hukuka bağlı olması ilkesi, hakimlerin bağımsız ve tarafsız olma ilkesi,idarenin iş ve işlemlerinde hukuka bağlı olma ilkesi yaşanan konjöktörde geriye gidiş göstermiştir.

Bu ilkelerin olması gerektiği gibi veya hiç uygulanmaması, diğer devletlerle olan küresel ilişkileri, ülkeler arası ticari münasebetleri, üretim ve yatırımı da doğrudan etkilemektedir.

Ülkemizde son yıllarda göstergeler ekonomik bir krizin olduğunu ve bunun bu gidişle de kısa süre içerisinde bitmeyeceğini göstermektedir. Ak Partinin 2011 yılına kadar ki yönetiminde tüm ekonomik göstergeler gayet olumlu bir şekilde seyretmiş, ülke tarihinde peş peşe büyüme rekorları kırılmıştır.İlk yıllarda Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde ülkede ifade ve düşünce özgürlüğünde sıçrama yaşanmıştır. Hukuk alanındaki bu gelişmeler ve ilerlemeler ülkeye dışarıdan sermaye girişine sebep olmuş, yerli üretici ve yatırımcılarda bu ortamda büyük gelişmeler sağlamışlardır.Sonuç olarak ekonomide resmen sıçrama meydana gelmiş, kişi başına düşen gayri safi milli hasılada büyük artışlar olmuştur.

Ancak bu süreçten sonra özellikle siyasi gücün kendisini tehlikede görmesi sonucunda farklı bir yol çizilmeye başlanmıştır. Ergenekon ve balyoz yapılanması, yıllardır devlet içinde yerleşmiş ve paralel bir devlet yapılanması oluşturan cemaat yapılanması gibi oluşumlar siyasi erki gard almaya itmiştir.Tam da burada siyasi erk, gücü tek elde toplamaya karar vererek bir çok kazanımın ortadan kalkmasına sebep olmuştur.Tabi sadece bu yapılanmalar değil, uzun süre iktidarın tek partide olması da iktidarın bozulmasına, güç zehirlenmesine sebep olmuştur.

Bu aşamadan sonrada her türlü muhalif düşünceler, yapılar , olumlu veya olumsuz öneriler tehlikeli görülmeye başlanmıştır.Bir çok insan sırf düşüncelerinden dolayı zorlama yorumlarla hapse mahkum edilmiş, yıllarca cezaevlerinde kalmıştır. Siyasi erk, açıklamaları ile yargıyı etki altında bırakmaya başlamış, tarafsız ve bağımsız hakimler vicdan ile bağlantılarını kesmek zorunda kalmışlardır.Öyle bir ortam yaratılmış ki insanlar her an hain,gerici,uşak,satılmış, örgüt üyesi olma ithamları karşı karşıya kalabilmişlerdir.

Bir hukuk devletinde, bireyler kendilerine uygulanacak hukuk kurallarının neler olduğunu önceden bilme ve kendi davranışlarını onlara göre ayarlayabilme imkânına sahip olmalıdır; aksi takdirde, bireyler kendilerini hukuk güvenliği içinde hissetmezler. Bugün hukuka uygun olarak yaptıkları bir faaliyet, yarın kabul edilen bir kanun veya düzenleyici işlem nedeniyle hukuka aykırı hâle gelebiliyorsa, bireylerin hukuk güvenliği sarsılır.Bugün de maalesef bu ilke en fazla darbeyi alan ilke olmuştur.Suç olmadığını bildiğiniz bir eylemin yarın başınıza bir iş getirebilme ihtimali oluşmuştur.

Bu ilkenin ortadan kalkması sonuç olarak ekmeği de ortadan kaldıracaktır.Yarın başına ne iş geleceğinden emin olmayan yatırımcı veya üretici hiçbir yatırım yapma zahmetine girmez, hiçbir yabancı sermaye ülkeye yatırım yapmaz, parası olan parasını piyasaya çıkarmaz. Bu nedenle de ülkenin ekonomik olarak sıkıntıya ve krize girmesi kaçınılmaz olacaktır ki bizim ülkede yaşanan durum budur.İnsanlar her an terörist olma, terör örgütlerine yardım etme suçlamaları ile karşılaşabilecekleri endişesi taşıdıkları için ekmek kapısı oluşturacak yatırımlar yapmaktan uzak durmaktadırlar.Yabancı sermaye başına ne gelebileceğinden emin olmadığı için ülkeye gelmemektedir.Üretim ve yatırım durunca bu defa vatandaşın vergi yükü artırılmakta, en temel ihtiyaçlar her gün zamlanmaktadır.Bu durum aslanın ağzında olan ekmeği midesinden çıkarmaya sebep olmaktadır.

Sonuç olarak hukuk mu ekmek mi siz karar verin..